top of page
Tamil Guardian

Anura Kumara Dissanayake Sri Lanka devlet başkanı ilan edildi

Kendini Marksist olarak tanımlayan Janatha Vimukthi Peramuna'nın (JVP) lideri Anura Kumara Dissanayake, Sri Lanka'nın yeni devlet başkanı ilan edildi.


Sol görüşlü aday, Sri Lanka tarihinde ilk kez tercihli oylama sistemiyle* gerçekleşen seçimlerde başa baş bir yarışın ardından adanın güneyindeki oyları silip süpürdü. Dissanayake'nin Kuzey ve Doğu'da zayıf bir performans sergilediği Tamil yerleşkelerinde alışık olduğumuz üzere yine düşük bir katılım görüldü. Tamil bölgelerinde seçmenler, Dissanayake’nin yerine rakibi Sajith Premadasa’nın kazanması için oy kullandı.


Kampanyası sırasında Dissanayake, herhangi bir zafer kazanması hâlinde “o gece” parlamentoyu feshedeceğine dair defalarca söz vermişti. Parlamentoda sadece üç milletvekili bulunan Ulusal Halk Gücü (NPP) koalisyonunun beş yıllık başkanlık döneminin başlayacak olması nedeniyle Dissanayake yasama organında daha fazla destek bulmaya çalışacak. Kısa bir süre içinde yemin etmesi beklenen Dissanayake'nin önünde şimdi de parlamento seçimleri var.


Dissanayake, attığı bir tweet'te, “Buradaki yolculuğumuz, bu uğurda terlerini, gözyaşlarını ve hatta hayatlarını veren pek çok kişinin fedakârlıkları ile gerçekleşti, onların fedakârlıkları unutulmadı. Onların umutlarının ve mücadelelerinin asasını, taşıdığı sorumluluğun bilinciyle elimizde tutuyoruz.” dedi.


JVP lideri Dissanayake, ekonomik belirsizliklerin yaşandığı, Kuzey ve Doğu'daki Eelam Tamillerinin özerklik talebinin ve Sri Lanka devletinin eliyle gerçekleştirilen soykırım için adalet talebinin sürdürülmeye devam ettiği bir dönemde Sri Lanka'nın devlet başkanlığını devraldı.


Bu noktada yeni seçilen Sri Lanka Devlet Başkanı’nın siyasi geçmişine ve genel siyasi perspektifine göz atmakta fayda var.


JVP'nin, Sri Lanka'da devlete karşı biri 1970'lerin başında ve diğeri 1980'lerin sonunda olmak üzere iki ayaklanma düzenlemiş olduğu tarihsel öneme sahip bir geçmişi var. Bunlardan ikincisi esas olarak Hint-Sri Lanka anlaşmasına ve Tamillere yerel iktidar yetkilerinin devredilmesi tehdidine yanıt olarak gerçekleşti.


JVP kendisini Marksist olarak tanımlasa da parti, on yıllardır Dissanayake'nin gururla savunduğu bir politik hat olan Sinhala milliyetçiliğine sıkı sıkıya bağlı.


Seçim öncesinde Dissanayake, Sinhala Budist din adamlarına defalarca saygılarını sundu ve Maharagama'da bin 500'den fazla Budist rahibe hitaben yaptığı konuşmada Sri Lanka anayasasının Budizm'e “en önemli” yeri vermeye devam edeceğini ve bunun “ilahi koruma” altında olduğunu söyledi.


K.D. Lalkantha gibi kıdemli üyelerin Bodu Bala Sena'dan (BBS ya da Budist Güç Birliği) Budist rahip Gnanasara gibi ırkçı figürlerle açıkça ilişki kurmasının gösterdiği üzere bu, JVP’de yaygın olarak paylaşılan bir düşünce.


Tamillere yetki devrine karşı çıktı

Dissanayake, nisan ayında Kuzey-Doğu Tamil bölgesini gezerken oraya 13. Değişiklik’in uygulanmasını teklif etmek için gelmediğini vurgulamıştı. Bu anayasa değişikliği, Eyalet Konseyleri sistemini yaratmış ve birleşmiş bir Kuzey-Doğu'ya toprak üzerinde daha fazla yetki ve daha fazla polis gücü devri vaat etmişti.


Değişiklik, 1987 yılında Hint-Sri Lanka Anlaşmasının bir parçası olarak yürürlüğe girmişti ve JVP tarafından başından beri şiddetle karşı çıkılmıştı. JVP, 1970'lerin başında ve 1980'lerin sonunda devlete karşı iki isyan örgütlemişti. Bunlardan ikincisi esas olarak Hint-Lanka anlaşmasına ve Kuzey-Doğu'daki Tamillere yetki devrini amaçlayan 13. Değişiklik’e tepki olarak gerçekleşmişti.


Dissanayake, Tamil bölgesindeki kalabalığa, “Buraya sizden oy istemeye gelmedik” dedi:

“Buraya size 13. Değişiklik’i teklif edeceğimizi ve karşılığında bize oy verebileceğinizi söylemek için gelmedik. Buraya sizden oy almak için federalizm sözü vermeye gelmedim. Buraya Sri Lanka'nın içinde bulunduğu krizden çıkmasına nasıl yardımcı olabileceğimizi tartışmaya geldim.”

JVP'den Vijitha Herath bu yılın başlarında yaptığı açıklamada, “Siyasi bir parti olarak on yıllar önce Hint-Sri Lanka Anlaşmasına şiddetle karşı çıktık ve birçok can pahasına girişimlerimizi Sri Lanka'nın egemenliğini korumaya adadık” dedi.


Herath, Kolombo'da gazetecilere verdiği demeçte, “Bu duruş değişmedi ve değişmeyecek” dedi. “Ülke tarihi boyunca toprak bütünlüğümüzü korumak için sürekli olarak kararlar aldık ve bugün ve gelecekte de bu taahhüdümüzün arkasındayız. Bu ülkenin insanlarına bu ilkelerin sarsılmayacağına dair güvence veriyoruz.”


2015 yılında dönemin JVP Propaganda Sekreteri Herath, The Island'a verdiği demeçte “JVP federalizme karşıdır” demişti.


Ayrıca Hint-Sri Lanka anlaşmasında belirtildiği üzere Kuzey ve Doğu vilayetlerinin birleştirilmesine de karşı çıkmıştı. JVP'nin Sri Lanka Yüksek Mahkemesi'ne Kuzey-Doğu Eyaleti'nin ayrılması için üç ayrı dilekçe vermesine atıfta bulunarak, “Mahkemelere giden ve Hint-Sri Lanka Anlaşması'ndan sonra keyfî olarak birleştirilen iki eyaletin ayrılması için karar aldıran JVP'dir”, diye ekledi. Şehir, 1 Ocak 2007 tarihinde resmen Kuzey ve Doğu eyaletleri olarak ikiye ayrıldı o sırada sevinç içindeki JVP destekçileri binanın dışında havai fişekler yaktı.


2010 yılında Dissanayake’nin kendisi, Kuzey ve Doğu eyaletlerine yetki devreden yeni bir siyasi anayasanın oluşturulması hâlinde JVP'nin buna karşı çıkacağını söyledi.


Şu anki 2024 manifestosu ise “ülkenin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini taviz vermeden” sağlayacaklarını vurguluyor.


Savaş yanlısı, Tamil karşıtı

JVP, kuruluşundan itibaren Sinhala popülizmi ile yoğrulmuş ve Güney kırsallarında destek bulmuştur. JVP kurucusu Rohana Wijeweera, Tamillerin kendi kaderlerini tayin etme yönündeki taleplerini ABD’nin emperyalist çıkarlarına uygun olarak çerçevelemiş ve adanın Eelam Tamillerine karşı uzun süredir devam eden ırkçılık tarihini ortaya koymuştur.


JVP, Sri Lanka devletine karşı on binlerce kişinin öldürüldüğü iki şiddetli ayaklanma düzenlemiş olsa da, Eelam Tamillerine karşı hiçbir sempati ya da dayanışma ortaya koymadı. Bunun yerine, Tamillerin özerklik taleplerine şiddetle karşı çıktı. Parti, adanın en ateşli Sinhala ırkçılarından bazılarını yetiştirmeye devam etti.


Dissanayake ilk olarak 2000 yılındaki parlamento seçimlerinde, oyların belirli bir kısmını kazanan partilerin üyelerinin vekilliğe atanarak ödüllendirildiği bir sistem olan ulusal liste** aracılığıyla parlamentoya girmitşti.


Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) ile Sri Lanka hükümeti arasında 2002 yılında ateşkes anlaşması imzalandığında, Dissanayake anlaşmaya karşı çıkan parlamenterler arasında yer aldı ve parlamentoda “LTTE'nin adada ayrı bir devlet kurmak için temel attığını” söyledi.


Anlaşmayı defalarca protesto eden Dissanayake, 2003 yılında gerçekleşen Kandy'den Kolombo'ya beş gün süren 116 kilometrelik yürüyüş gibi JVP eylemlerine liderlik ederek anlaşmaya karşı gösteriler düzenledi.


2004 yılında, partinin ateşkes karşıtı bir platformda ajitasyon ve kampanya yürütmeye devam etmesi, Sri Lanka Özgürlük Partisi (SLFP) ile ittifak kurmasına ve Dissanayake'nin Tarım, Arazi ve Sulama Bakanı olarak görev almasının önünü açtı.


Aynı yıl meydana gelen ve üçte ikisinin Kuzey-Doğu Tamil bölgesinden olduğu bildirilen 35 binden fazla insanın ölümüne neden olan yıkıcı Hint Okyanusu Tsunamisi’nin ardından JVP, tsunami sonrası yardım dağıtımının ortaklaşmasını reddetti. Bunun yerine, Kuzey-Doğu’ya gitmesi gereken yardımlar Kolombo tarafından alıkonuldu.


JVP'nin propaganda sekreteri Wimal Weerawansa, Nisan 2005'te Kolombo'da bir dinleyici kitlesine yaptığı konuşmada, “Donör ülkeler ve onların STK ajanları, hükümete LTTE ile ortak bir tsunami yardım mekanizması kurmasını söyleyerek bu ülkeyi rehin almak istiyor” dedi.


Sri Lanka hükümeti tsunamiyi bir savaş silahı olarak kullanmak ve Tamillere yardım etmeyi reddetmek suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Ocak 2005'te Sri Lanka hükümeti, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kuzey-Doğu'yu ziyaret etmesine izin vermedi.


Dissanayake ve diğer bazı JVP milletvekilleri, devam eden barış sürecinden memnun olmadıkları için bir yıl sonra hükümetten istifa edecekti. Bunun ardından Dissanayake’nin partisi, 2005 başkanlık seçimlerinde ateşkese karşı duruşuyla ön plana çıkan bir platformda boy göstererek Mahinda Rajapaksa'yı destekledi.


2006 yılında JVP, LTTE'yi yenilgiye uğratmak ve ateşkesin feshi için çalışmak üzere “Ulusu Korumak İçin Ortak Cephe” adlı bir örgüt kurarken Dissanayake de oradaydı.


Sri Lanka hükümeti Tamil bağımsızlık hareketine karşı büyük bir askeri saldırı başlatırken, JVP sık sık devlete destek mitingleri düzenliyordu.


Hükümet, uluslararası insan hakları gözlemcilerinin ülkeye girişini defalarca reddederken Batı elçilikleri ve Kolombo'daki Birleşmiş Milletler ofisi önünde gösteriler düzenlendi.


Bu yılın başlarında Ratnapura'da askerî yetkililer önünde konuşan Lalkantha, “ayrılıkçı terörizmin” yenilgiye uğratılmasını sağlayanın, Jathika Hela Urumaya'daki (JHU) aşırılık yanlısı keşişlerle birlikte, sadece JVP olduğunu öne sürdü.


“Ne SLFP, ne UNP, ne de SLPP... Sadece JVP ve JHU bu işi savaşla bitirmemiz gerektiğini ve başka bir çözüm olmadığını söyledi.”


Savaş suçlularını korumaya ant içiyor

Sri Lanka ordusu, soykırım olarak adlandırılan bir operasyonlar serisinde 167 bin 679 Tamil sivili öldürmeye devam etti. Gıda ve ilaç ambargosu uygulandı, hastaneler defalarca kez bombalandı, yaygın cinsel şiddet olayları yaşandı ve teslim olan Tamiller infaz edildi.


Yaşananlar, bu ay Cenevre'de BM İnsan Hakları Konseyi'nde taslağı hazırlanmakta olan bir karar da dahil olmak üzere birçok BM raporuna ve kararına konu edildi.


Kararlar ve Tamil mağdurlar, savaş suçu işleyenlerin hesap vermesi ve nihayetinde kitlesel zulümler karşısında adaletin sağlanması için uluslararası hâle getirilmiş bir hesap verme süreci talep etmişlerdi.


JVP liderinin geçtiğimiz ay söylediği “hak ihlalleri ve savaş suçlarıyla suçlanan hiç kimsenin cezalandırılmasını istemeyeceğini” sözlerinin de gösterdiği üzere Dissanayake ve JVP, böyle bir harekete kesinlikle karşı çıkıyor.


Dissanayake ayrıca, Tamillerin defalarca kez uluslararası bir hesap verme mekanizması kurulması ve Sri Lanka'nın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (ICC) götürülmesi çağrısında bulunmasına rağmen, “kurbanların bile kimsenin cezalandırılmasını beklemediği” iddiasında bulundu.


Aynı zamanda JVP, emekli general Aruna Jayasekara gibi savaş suçlarına karışmış askerî yetkilileri açıkça kucakladı ve söylentilere göre savunma politikalarını ona emanet etti. Jayasekara, 2004 ile 2007 arasında gerçekleşen BM barış operasyonu devam ederken cinsel amaçlı çocuk kaçakçılığı yapan bir çeteyi yönetmekle suçlandığında, Sri Lanka’nın Haiti’deki barış operasyonlarında üçüncü birliğin komutanıydı.


Örtülü bir tehdit mi?

Geçtiğimiz ay, Dissanayake Jaffna’da yaptığı bir konuşma sırasında Kuzey-Doğu’daki Tamillere gözdağı vermekle suçlandıktan sonra, bu ateşli konuşma eleştirilere yol açtı. Konuşmanın tercümesi aşağıda yer almaktadır.

“Jaffna da bu zaferin paydaşı olmalıdır. Bu büyük değişime karşı çıkanlar olarak etiketlenmeyin. Güney, değişime hazırlanırken bu değişimin bir parçası olun... Eğer bu değişime karşı çıktığınız görülürse, Güney'in zihniyetinin ne olacağını düşünüyorsunuz? Jaffna'nın bu değişime karşı çıkanlar olarak tanımlanması hoşunuza gider mi? Kuzey'in ‘bu değişime karşı çıkanlar’ şekilde tanımlanması hoşunuza gider miydi?”
“Sizi tekrar temin ederim. Biz kazanacağız. Ama siz de bu zaferin bir parçası olmalısınız. Buna karşı çıkanlar olmayın. Asla.”

Hindistan karşıtı mı?

Kuzey-Doğu’daki Tamil özerkliğinin oluşması ihtimali ve Hindistan Barış Gücü’nün (IPKF) varlığı bir Sinhalese milliyetçiliği dalgasını kışkırtırken 1987 isyanını düzenlediği için JVP'nin geleneksel olarak “Hindistan Karşıtı” bir platformda durduğu varsayılır.


JVP, daha önce Hint kökenli emlak işçileri Malayaga Tamillerini “Hint yayılmacılığının beşinci kol aracı” olarak suçlamıştı. İki ülke arasında daha fazla ticaret ve yatırımın önünü açacak olan Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (CEPA) gibi anlaşmaları protesto eden parti, Hint yayılmacılığı olarak gördüğü politikalara karşı on yıllardır mücadele ediyor.


Dissanayake bu hassasiyeti paylaştığını göstererek 2008 yılında parlamentoya, “Katchatheevu’yu Hindistan'a teslim etmek için gizli bir komplo kurulduğunu” ve bunun “ne pahasına olursa olsun başarılı olmasına izin verilemeyeceğini” salık verdi.


Katchatheevu konusu son aylarda Yeni Delhi tarafından gündeme getirilmiş olsa da Hindistan bu yılın başlarında Dissanayake'yi resmî bir ülke turuna davet etti. Bu ziyaret Delhi tarafından önemli bir sosyal yardım olarak görülmüş ve JVP'nin siyasetini belirleyen Hindistan karşıtı söyleminde olası bir fikir değişikliğine işaret etmişti.


Dissanayake ve JVP heyeti, burada hükümet yetkilileri ve iş dünyası mensuplarıyla bir araya geldi.


IMF kurtarma paketinin yeniden müzakere edilmesi

2022'deki ekonomik krizin ardından, dönemin başkanı Gotabaya Rajapaksa'nın görev süresi boyunca Sri Lanka, 3 milyar dolarlık Uluslararası Para Fonu (IMF) kurtarma paketine bağımlı kaldı.


Küresel kuruluş IMF, Sri Lanka'nın borç sürdürülebilirliğine giden yolun “bıçak sırtı” olduğu konusunda defalarca uyarıda bulundu.


IMF'nin İletişim Departmanı Direktörü Julie Kozack geçen hafta yaptığı açıklamada, yaklaşık 350 milyon dolar olarak tahmin edilen bir sonraki finansmanın verilmesinden önce planlı bir program tartışmasının yapılacağını söyledi.


Ancak Dissanayake, hükümetin uyarılarına rağmen, partisinin anlaşmanın şartlarını “yeniden müzakere etmeye” çalışacağını birçok kez söyledi.


Sri Lanka Maliye Bakanı Shehan Semasinghe, parlamento feshedilir ve çok ihtiyaç duyulan IMF kredisinin üçüncü kez gözden geçirilmesi tamamlanamazsa ekonomik çöküşün yakın olduğu uyarısında bulundu.


Semasinghe, anlaşmadan vazgeçilmesinin Sri Lanka'nın toparlanmasını tehlikeye atacağını ve ülkeyi 2022'de karşılaştığına benzer bir krize sürükleyebileceğini vurguladı. “Üzerinde anlaşmaya vardığımız şeylere bağlı kalmalıyız. Programdan tek taraflı olarak sapamayız; zira bu, anlaşmadan çıkmak anlamına gelir” dedi. Semasinghe, Kolombo'da katıldığı bir etkinlikte gazetecilere aşağıdaki sözleri ifade etti:


“Böyle bir şey olursa, Sri Lanka 2022'de karşı karşıya kalınan koşullara çok kısa sürede geri dönebilir.”


Çeviri: Sinan Köksal

 

* Seçmenlerin aynı pusulada birden fazla adaya birincil, ikincil vs. tercih olarak oy verebildiği oylama sistemi. Bu oylama sisteminde bir aday yüzde 50’nin üzerinde oy alamazsa en yüksek oyu alan iki aday için ikincil, üçüncül vs. verilen oylar onların oylarına eklenip başkan belirlenir. Böylelikle iki turlu seçimler tek bir oylama ile gerçekleştirilmiş olur.


** Eyaletlerde seçilen 196 milletvekilinin yanı sıra, bağlı bulundukları siyasi partilerin ya da bağımsız grupların aldıkları oy oranına göre belirlenen 29 üye, parlamentoya vekil olarak atanır.


Bu yazı ilk olarak Tamil Guardian’da yayınlandı.

bottom of page